Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hayırlı Bayramlar

Elinde naylon bir poşet, cami avlusunda bayram namazı sonrası, camiden dağılan cemaatten sadaka dilenen, sümüklü bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim..

Yaşıtları mutlu, annesiyle, babasıyla el ele bayram ziyaretlerine giden, onlara bakarak, onların aile saadetlerine iç geçiren, boynu bükük, hüzünlü bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim..

Kurban bayramında, etlerin pişirildiği, kavurma kokularının sokakları aşıp, caddelere, bulvarlara taşıp, meydanlara yayıldığı zaman bile, açlıktan buram buram kıvranan, kentin işlek caddelerinde kaldırıma bakan kısmındaki vitrinde dönen kızarmış piliçleri göz ucuyla süzerek hayal kuran bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim.



Kimsesi olmayan, yetimhanelerde binbir işkenceyle büyüyen, sonraları tahammül edemeyip sokaklara kaçan, köprü altlarında yatan, bali koklayan, her türlü tecavüze açık, korunmasız, ruh hali bozulmuş, dünyadan umudunu kesmiş, fakat merhametinden hiçbir şey kaybetmemiş, sokak köpekleriyle sarmaş dolaş yatmış acınacak bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim..

Sevgi nedir, şefkat nedir, merhamet nedir, bu duyguları hiç tatmamış, başı hiç okşanmamış, annesiz babasız, onun bunun yanında sığıntı olarak büyümüş, yetim ve öksüz bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim..

Zulüm gören, şiddet gören, kurşun yemiş, misket bombalarına maruz kalmış, nice korkular yaşamış, evinden, kentinden, ülkesinden olmuş, başka komşu ülkelere sığınmış, çadırda binbir güçlükle nefes almaya çalışan, sığınmacı çocuklardan ağlayan bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim.

Dünyanın her yerinde şiddet görmüş, baskı görmüş, tecavüz görmüş, önüne gelen herkes tarafından ensesinde tokat şaplatılmış, gelenin gidenin vurduğu mazlum bir çocuk görürseniz eğer; İşte o benim..

Bu kutsal bayram gününde kapınızı tıklatan, masum yüzlü, boynunu bükmüş, bayram kutlamaya gelen tanımadığınız, ilk kez karşınıza gelerek sizinle müşerref olmak isteyen bir çocuğu görürseniz eğer; işte o benim..

Yaylalardan, kırlardan, getirilip metropollerde çadırlarda bekletilen, sonra zorlu pazarlıklardan geçerek satışa sunulan, daha sonra da, kurbanlık kuzu gibi sanki bir İsmail gibi, gözleri bağlanarak kurban olan bir çocuk görürseniz eğer; işte o benim.

Türkan Eraslankılıç

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder