Mübarek Ramazan Bayramı’nı bir kez daha müminler olarak, hep birlikte idrak ediyoruz. İnşallah bu bayram İslam aleminin öze dönüşünün, birlik ve beraberliğimizin bir nişanesi olur. Dünyada bunca yaşanan savaşlar, katliamlar, açlık, susuzluk, salgın hastalıklar varken birkez daha düşünmeliyiz. Maneviyata dair ne kadar değer varsa çağdışı kabul edildiği, materyalist bir dünyada yaşıyoruz. Herkes kendi çıkarını düşünüyor, toplumsal sorumluluktan kaçıyor, aslında bilerek, ya da bilmeyerek bencillik girdabında boğuluyor. O halde bize düşen inanmak ve inancımızın gereğini yerine getirmekten başka bir kurtuluşa da bağlanmamak.
Bir de böyle bir dünyada kadın olarak yaşamak var… Filistin’de, Gazze’de, Suriye’de, Irak’ta bombalardan altı aylık bebeğini korumak için bebeğinin üzerine abanan bir anneyi düşünün. Onun korkularını siz de yüreğinizde yaşayın. Bir taraftan etrafta sık sık patlayan bombalardan korkan çocuklarına, kurtuluş umudu veren bir annenin çektiği zorlukları düşünün. Irak’ta, Ürdün’de, Türkiye’de misafir edilen yüzbinlerce sığınmacı ailenin kamplarda zorlu yaşam şartlarını düşünün. Anne çocuklarına yiyecek bulacak, pişirip yedirecek… Su bulacak, temizlik yapacak, çocuklarını yıkayıp paklayacak sığınmacı anneleri düşünün. Bir de kendinizi onların yerine koyun. İşte böyle bir bayrama idrak ediyoruz biz.
Her şeyini geride bırakmış Peygamberimizin ve Ashabının Mekke’den Medine’ye göç edişlerini bir anımsayalım. Ensar ve Muhacirin arasındaki uhuvvetin gücünü biz de kendi benliğimizde hissedelim. O zamandan bu zamana ne değişti ki!.. Dinimiz İslam, Kitabımız Kur’an, Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sav) İşte böyle bir ümmetiz biz. Dünyanın öbür ucunda bir kardeşimiz zulüm görse, rahat rahat yatağımızda uyuyamayız biz. O halde mümin ve Müslüman olarak bize düşen, önce kendimize çeki düzen vermek. Adaletten yana hakkı tutan, haktan yana olan, zulme ve haksızlığa karşı çıkan birer müslüman olmalıyız. Kadın ve anne olarak insanlık alemindeki bütün annelerin ıstıraplarına ortak olmak ve onların yaralarına merhem olmalıyız.
İnanlar ne kadar zulüm görüp ıstırap çekse de, bayramların varlığı bizim için bir diriliş umududur. Bayramda buruk da olsak, üzüntülü ve hüzünlü de olsak, bayram sevincini yaşamalıyız. Bayramlarımız birbirimizi anlama, birbirimizle kaynaşma günüdür. Çünkü bayramları bayram yapan bütün insanlığın muhtaç olduğu sevgi, şefkat ve merhamettir. Dostlukları dostluk yapan ancak, şuur içinde yaşadığımız gönül birliğimizdir.
Türkan Eraslankıç
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder