makale etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
makale etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Zerafet Kombinlerde Saklıdır
Sevgili okuyucularım, biz kadınlar hepimiz birer renk tutkunuyuz. Bütün renkleri seviyoruz ve renklerin kendilerine göre birer anlam ifade ettiğini biliyoruz. Favori renklerimiz olduğu gibi, favori renklerin dışında da beğendiğimiz renkleri kıyafetlerimizde, ev tekstili ve dekorasyonlarımızda özellikle imkanımız elverdiği ölçüde kullanarak hayatımıza renk katarız. Hani çok klasik bir sorudur; kıyafetlerinizde hangi rengi daha çok seversiniz dediğinizde, kimimiz pembe, kimimiz, siyah, kimimiz gri, kimimiz beyaz, yeşil, kahverengi, mor, sarı gibi cevapları duyar gibiyim.
İmaj ve Algı Sorunumuz
Hayat bir dengeden ve bir ahengten ibaret olmalı. Denge insanın kurallara, yerleşmiş genel edep ve adaba uygun olarak kıyafetimizi, duruşumuzu disiplin altına almaktır. Aheng ise göze ve gönle hoş gelen şairane, kadın olarak zarif, asil, arifane, hekimane ve safiyane duruşumuzdur. Denge ve aheng bizim nasıl bir imaja sahip olduğumuzu ve nasıl bir algıyla toplum içinde bulunduğumuzun bir göstergesidir. Kıyafeti sadece üzerimize geçirdiğimiz elbiseden ibaret görmememiz gerekir. Kıyafet esas olarak ahlaki davranışlarımızdır. İyiliklerimizdir, gülümsememiz ve gülümsetmemizdir. Gönül almamız ve gönül yapmamızdır. Ne yazık ki insanlık ve müslümanlık olarak buna tam manasıyla idrak edemediğimizi söyleyebilirim.
Ölçülü Giyinmek
Bir gerçeği şekillendiren o gerçeğin özünü
oluşturan onun ölçüsüdür. Görünen ölçüsü elle tutulan, gözle görülen onun
matematiksel ölçüsü ve bir geometrisidir. O gerçeğin ruhunu yansıtan ölçüsü
ise; dini, ahlaki ve manevi değeridir. Doğru şekil dediğimiz zaman doğruluk
ölçeklerinde oluşturulmuş şekilden söz edebiliriz. İyi bir şekil dediğimiz
zaman, iyilik ölçeklerinde bir şekli düşünürüz.
Güzel bir şekil ise aynı mantıkla güzellik
ölçeklerine uygun bir şekil aklımıza gelmektedir. Esas olan ölçüdür. Ölçü
tektir. Fakat şekil ve bütün şekiller o ölçüye uyandır. Bu bir giysidir. Bu bir
yiyecektir. Bu bir duruştur ve davranıştır. İnsanlar şekliyle değil, duruş ve
davranışlarına göre yargılanır. Doğru, iyi ve güzel davranış ölçülü olan
Kuran'la kuşanılmış ve kuşatılmış bir ölçüdür.
Ölçü Şekli Belirler; Şekil Ölçüyü Belirlemez
Ölçü Şekli Belirler; Şekil Ölçüyü
Belirlemez. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Önemli olan ölçüdür. Önce ölçü
gelir. Şekil ise doğal olarak ölçüye uyar. Tesettür burkadır, çarşaftır,
ferecedir, peştemaldır, pardösüdür diyen olabilir. Ama bu giysilerin hepsinin
adı başka başka ve kıyafet şekilleri de başka başkadır. Biz Allah'ın tesettür
emrindeki ölçüyü esas alırız. Bir kıyafetin ölçülü olmasına bakarız. Tesettür
konusuna da kıyafet ve davranış olarak yaklaşırız.
Hayatımızı Kuran'a göre belirlersek eğer;
her konunun bir ölçü tarafı vardır. Yemenin, içmenin, giyinmenin, konuşmanın,
gülmenin ve ağlamanın da bir ölçüsü vardır. Madem ki inanan insanlarız, en
başta hayat rehberimiz olan Kuran'la yaşar ve Kuran ölçüleriyle hayatımızı
şekillendirmeye çalışırız. Yoksa nefsimizin çektiği ve beğendiği ölçüsüz bir
şeyi inanç değerlerimize uydurmaya çalışamayız. Ölçüsüz bir şey ölçüye uymaz ve
ölçüsüz bir şey de hiç bir işe yaramaz.
Kıyafet ve Davranış
İnanan ve inandığını hakkıyla yaşamak
isteyen müslüman kadın ve erkekler kıyafet ve davranışlarına azami derecede
dikkat gösterirler. Kadınlarımız yaratılıştan cezbedici özelliklere sahip
olduğundan erkeklerden de giyim kuşam ve davranışlar konusunda daha çok
hassasiyet göstermeleri çok doğaldır.
Kitabımız Kuran'da müslümün kadınların
giyim kuşamıyla ilgili tesettür ayetleri dikkat çekicidir. Kur'an kıyafetle
ilgili ölçü verir. O ölçüye göre müslüman kadınlar da giyim kuşam ve
davranışlarına özen gösterirler. Dinimizdeki hüküm ise; Kadınların vücut
hatlarının belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır.
Giyinme konusunda elbette işin fıkhi
yönüyle ilgili kısmını ilahiyatçı hocalarımızdan bütün ayrıntılarıyla
öğreniyoruz. Biz giyim kuşamın daha çok işin sosyal yönüyle olan kısmına
bakarsak, kullandığımız kıyafetlerin en başta inandığımız değerleri hakkıyla
yansıtacak ve asla değerlerimize ters düşmeyecek şekilde olmalarına dikkat
ederiz. Daha doğrusu; doğru düzgün giyinmek kadının da erkeğin de ihtiyacıdır.
Elbette inanan ve takva sahibi olan bir müslüman, evinde, mahreminde kullandığı
kıyafetiyle, yani ev kıyafetleriyle, dışarıya çıktığında, kullandığı sokak ya
da işyeri kıyafeti farklı olacaktır.
moda, stil, kombin, tesettür
kıyafet ve davranış
,
makale
Daha Fazla Modanın, Kurbanı Olmayın

En son katıldığım İstanbul Modest Fashion Week programında katılımcı ve davetlilerin stillerini fazlasıya inceledim. Bazıları sadeliği şıklıkla buluştururken, bazıları da abartının dozunu oldukça kaçırmış haldeydi.
Ya da iki gün dolu dolu ve koşturmacalı süren organizasyonda, abartılı ve giyilmesi zor topuklu ayakkabı tercihi de bana göre yardırgayıcı bir durumdu. Ya da size yakışmayan, çok uç tasarımlar seçilmesi bir moda kurbanı olduğunuzun göstergesi.
moda, stil, kombin, tesettür
makale
,
moda
,
moda kurbanı
Tesettürlü Tasarımcıların Farkı..
Muhafazakar giyim sektörü günden güne büyüyor. Bununla birlikte her geçen gün birçok marka ve tasarımcıyı duymaya başlıyoruz. Dünya markalarının giderek muhafazakar giyime yönelmesi, aynı zamanda Türkiye’nin giyim kuşamda sağladığı özgürlükle de tesettür giyim sektörü gittikçe büyüdü.
"Tesettür giyimin nasıl olması gerektiğini bilmeyen, sırf sektördeki büyük pastadan pay alabilmek adına tasarım yaparak sektöre giren markalar ise, yaptıkları modellerle bir tesettürlü kadının hassiyetlerini bilmediklerini ortaya koymaktalar. "
Pardon!.. Saçın Görünüyor...
Tesettür kavramının içinin boşaltıdığı son
yıllarda, örtülü kadınların hassasiyetlerinin günden güne azaldığını görmek
beni fazlasıyla üzüyor. Yapılan bir yanlış ve hatalar, sosyal medyanın gücü
sayesinde herkese anında görüntülenebiliyor. Artık çoğumuzun elinden telefon
düşmez hale geldi. Zamanımızın çoğu da sosyal medya hesaplarında geçmekte. Kim
ne yapmış, ne paylaşmış, ne giymiş, nereye gitmiş derken herkes herkesin
hayatından anında haberdar oluyor.
Son yıllarda ölçülü giyim kavramının içi
tamamen boşaltılmakta. Vücut hatlarının tamamen ortaya çıkartıldığı kıyafetler,
allanarak ve pullanarak kadınlara güzel gösterilmeye çalışılıyor. Sonrasında
cinsel algıyı çağrıştıran yırtık kotlar tesettürlü genç kızlarımızın
gardroplarında kendisine yer bulmaya başladı. Şallarda ve eşarplarda boynun
tamamen görünmesi sanki bir stil ve trendmiş gibi servis edilmeye başlandı.
Şalın ve eşarbın bağlanış şekli de bol bırakılarak, boynun ortaya çıkması ile
daha şık olunduğu kavramı oluşturuldu. Bu da yetmezmiş gibi kulaklarda sallanan
o abartılı küpeleri de ne yazık ki
görmeye başladık.
Zaman geçtikçe daha hangi yanlışla
karşılaşacağız diye üzülürken, bu kadar da olmaz dedirten bir görüntü ile karşı
karşıyayız. Artık şaşırtıcı bir şekilde, bonesiz kullanılan şallarda saçların
çıkmasına şahitlik ediyoruz. Sosyal medyaya verilen bu fotoğraflarla genç
kızlarımızın adeta beyni yıkanıyor. Niçin örtündüğünü bilmeyen bir gençliğin
ortaya çıkması için çaba sarfeden bazı güçler, bu emellerine kolaylıkla
ulaşıyor. Sosyal medyada çok fazla denk geldiğim bu görüntüleri sokaklarda
görmeye başlamak ise, benim için ayrı üzücü. Bu yanlışa düşen herkese
“Pardon!.. Saçın görünüyor...” demek istiyorum artık.
Hem Modada Uzman, Hem de Manken Olunabilir mi?
Günümüzde iş ve kariyer planında yapılan konuşmalarda, profesyonellik kelimesi sık sık kullanılmaktadır. Profesyonelliğin türkçe tam olarak karşılığı ise uzmanlıktır. Profesör kelimesi de profesyonellik kavramından doğan bir kelime olarak, bir nevi türkçe karşılığı da uzmanlıktır. Dolayısıyla profesyonel bir kimse, bir alanda ustalığını gösterir ve ustalığın hakkını tam anlamıyla yerine getirir. Birden fazla kariyeri olduğuna inanan kimse birden fazla iş yapabilir ama, tam anlamıyla bir işi yerine getirebilir mi tartışılır.
Bir insan iyi bildiği ve iyi seçtiği mesleği icra ettikçe diğerine zaman bulamıyor. Bir konuda ve bir işte bütün hayatını veren kişi içinde o alanda usta, uzman, hatta otorite olduğunu söylememiz mümkün. İşimiz gereği kendimizi kadın giyim ve kıyafet konusunda yetiştiriyor, özel olarak da tesettür alanında iş yapmaya çalışıyoruz. O kadar eksiğimiz var ki, bu eksikliklerimizi tamamlamak için bile zaman bulamıyoruz diyebilirim. Piyasaya baktığımızda kendisini moda ve stil alanında yetiştirmiş kimselerin tesettürü modaya uydurma yanlışlığı içinde olduğunu görmekle birlikte, kendisi de bizatihi koleksiyonun mankenliğini yaparak, tesettür kavramı içine yırtık kot pantolon modasını sokmaya çalışıyorlar.
moda, stil, kombin, tesettür
ikon
,
makale
,
moda
,
moda ikonları
,
tesettür ikonları
,
tesettür modası
Modaya Göre Değil; Ortama Göre Giyinmek
Bir kişi yeme içmedeki tercihlerinde
kendisi için hangisinin sağlıklı ve yararlı olabileceğini zamanla öğrenebiliyor
ve tecrübe edebiliyor. Ona göre seçimini yapabiliyorsa, giydiği elbisenin,
kullandığı takı ve aksesuarların kombinasyonunda kendisine yakışacak olan
parçaları ve kombin elementlerinin neler olabileceğini de bilmede zorluk
çekmez. Asıl önemli olan püf nokta, neyi nerede ve ne şekilde giyinip
kuşandığımızdır. Özellikle kadınların bu konuda çok hassas ve titiz
olduğunu söyleyebiliriz.
Bayramlık Elbise
Fakir bir ailenin çocuğuydum diyordu
ilkokul öğretmenim benim. Yokluğun da bir değeri, fakirliğin de bir rütbesi
vardı diyerek söze başlıyor, eski zamanlardan, anılardan, bayramlardan söz
ediyordu. O kadar tatlı anlatıyordu ki, bütün sınıf onu can kulağıyla
dinliyordu. O şöyle diyordu;
"İnsanlar birbirlerine
maddiyatla değil, kalbiyle yaklaşıyordu çocukluğumuzda. Zengin fakire tepeden
bakmaz, fakir de zengin karşısında iki büklüm olarak eğilmezdi. O zamanlar
zenginlik sıhhat ve afiyetti. Seven ve sevilen kalpti zenginlik. Güleryüz,
gülümsemeydi zenginlik. Bayram gelmeden bayramlıklar alınırdı alınmasına ama,
bir takım düzülmezdi. Bir bayramda sadece bir elbise, ya da sadece bir kazak
alınır. Bir ayakkabı, ya da bir nakışlı yemeni bizim yüzümüzün gülümsemesine
yeterdi. Önceki bayram alınan bir parçayla bu bayram için alınan bir parça
kombinlenir, üzerimizde taşıdığımız yeni alınan bayramlık parçanın mutluluğu,
yüzümüzden okunurdu açıkcası."
moda, stil, kombin, tesettür
bayramlık elbise
,
kırmızı elbise
,
makale
Ramazan Ayının Ulviyeti, Kıyafetlerimize Yansımalı
Ramazanın ulviyeti kıyafetlerimize yansır.
Ramazan ayı hepimizin bildiği gibi on bir ayın sultanı. Bütün bir yılın
ağırlıklarını, üzerimizden atma fırsatını tanıyan o mübarek ay; aynı zamanda günahlardan
arınma ayı. Aslında ramazan ayının heyecanı, üç aylara girdiğimizde başlar. Bu
duygularla kendimize, daha çok çeki düzen vermeye başlarız. Ramazanla birlikte
kıyafet seçiminde de özen gösteririz. Bu ay oruç ayı, daha fazla namaz, niyaz
ve dua ayı. Allah'a yaklaşmanın Onunla hemhal olmanın imkanını yakaladığımız mübarek
ay.
Her zamanki günde beş vakit namaz kılmanın
yanısıra, bir ay boyunca orucun bize kazandırdığı, sevgi, şefkat ve merhameti
bütün hücrelerimizle yaşarız ramazanda. İnsani ilişkilerimizde, vicdanın ve
ulvi duyguların insana ve müslümana yakışır biçimde şekil bulduğu bu ayda,
davranışlarımızda olduğu kadar, giyindiğimiz elbiselerde, takındığımız
takılarda, kullandığımız aksesuarlarda da daha fazla kendini gösterir.
moda, stil, kombin, tesettür
bayram kombinleri
,
makale
,
moda
,
ramazan ayı
Zarafet Kadınlara Mahsustur
Uzun yıllar tekstil sektörünün içinde
bulunmuş, daha sonraları reklam ve pazarlamada marka oluşturma ve marka
yönetmeyi de içselleştirmiş bir kadın olarak, geçmişten bugüne kadar baktığımda
zarafetin bir kadın için çok önemli olduğunu söyleyebilirim. Yılların tecrübesiyle
anladım ki bütün kadınlar zarif olmayı ve en azından zarafetini korumayı
kendileri için zevkli olsa da, dert edinmekteler. Onun için sadece zarafeti
giyim kuşamla ve modayla özetlemenin yanlış olduğu kanısındayım.
Özellikle şuurlu bir kadın için zarafetin
önemini vurgulamak istiyorum. Kısaca zarafet erkeklerden çok, kadınlara yakışan
bir kelime. Zarafet Allah tarafından kadına verilmiş bir lütuf. Zarafetin
özünde aynı zamanda edep var. Yüz kızarma var. Onun için müslüman bir kadın zarafetini
sadece giydiği elbiseyle, kullandığı aksesuarla göstermez. Bilakis zerafetini
inanca dayalı, başta tesettür kaidelerini içselleştirmiş olarak, bakış, duruş,
davranışlarıyla taban tabana zıt farklı dünya görüşündeki
insanların bile hayranlık duyabileceği değerlerle varlığını gösterir.
Moda ve Stil Danışmanlarıyla Marka Yolculuğu
Bütün dünyada kadınların vazgeçemediği üç
alışkanlıkta, sektörlerin birbiriyle
kıyasıya rekabet içinde olduğunu biliyoruz.
Bunları en başta tekstil, ikincisi
kozmetik, üçüncüsü de aksesuarlar olarak sayabiliriz. Bütün
kadınların en büyük zevk ve ihtiyaç kaynakları özellikle, bu üç alışveriş grubu içinde yoğunlaşır.
Elbette kadınların alışkanlıkları, anlayışları, zevki ve sorumluluğu bunlardan
ibaret değildir. Ama kadınlar için bu üç özellik olmazsa olmazlardandır.
Kadınlar alışverişte de hassastır. Bir
elbisedeki bir düğmenin rengini, ya da şeklini sorun edebilir. Eğer o elbiseyi
çok beğendiyse, ona sahip olmak ve o elbiseyi gardırobunda görmek istiyorsa,
düğmesini değiştirtir, hatta istediği
tadilatları da elbise üzerinde yaparken, kendi zevkini ötelemeden, alacağı ve
kullanacağı elbiseye çekidüzen verir. Tüm markalar kadınların bu isteklerini
iyi bilir. Bir müşterinin memnuniyeti için her türlü argümanı devreye sokarlar.
Çünkü bir müşteri demek, on müşteri demektir. Bir müşteri kaybı demek de on
müşteri kaybı demektir. Onun için bir ürünün vitrine gelinceye kadar olan
üretim esnasında, her türlü kadın duygusu bir değer olarak kriterlerde yer
alır. Bununla da yetmez, reklam, pazarlama ve satış sonrası müşteri memnuniyeti
ölçümleri de markayı şekillendirir. Markayı güzelleştirmenin, itibar
kazandırmanın en önemli yanı da orantılı olarak tanıtımı ve piarıyla birlikte
markanın kurumsal davranışı, müşteriye bakışı ve dünya görüşü de önemli bir yer
tutar.
moda, stil, kombin, tesettür
makale
,
moda
,
moda ve stil danışmanı
,
tesettür stil danışmanı
Kıyafetlerimizle Yenilenmek ve Güncellenmek
Giyim kuşam kültürünü aynı zamanda kendimiz
için, bir çeşit ruhen tatmin aracı
olarak görebiliriz. Göz görür, gönül çeker. Birçok elbise ve aksesuarımızı
ihtiyaç duymadan da, vitrinde gördüğümüzü satın almak isteriz. Üstelik buna
benzer gardırobumuzda kıyafetimiz olsa da, ama bunun rengi mavi, evdeki kırmızı
diyerek bahaneler de buluruz. Böyle böyle gardıroplar tıka basa dolar, taşar,
artık ayakkabılarımızı bile koyacak yer bulamayız. Kırk çift ayakkabım var
benim diyenlere rastlarsınız. Bunlar sanki ayakkabı çanta delisidir. Oysa bu
delilik; varlıkla eş değerdir. Parası olan çatır çatır harcar, kullansa da,
kullanmasa da o anlık duyguyla alış veriş yapar, mağzadan da sahte bir
gülümsemeyle çıkar ve mutlu olduğunu düşünür.
Kendimizle Nasıl Yüzleşiriz
Yıllar önce sinemalarda orjinal adı
"Face To Face" olan ve türkçe karşılığı "Yüz Yüze"
olan bir film oynatılıyordu. Filmde yüzleşmenin ne demek olduğunu kendi
içindeki anektodlarıyla seyirciye ustaca anlatılımıştı. Bu filmde batı kültürü
bir nevi yeriliyor, ama doğrusu da müphem bir şekilde seyircinin sağduyusuna
bırakılıyordu. "Yüz Yüze" film afişi de çok ilgimi çekmişti doğrusu.
Burada insan bir anlamda kendisiyle yüzleşmeliydi. Kendisini sorgulamalı ve
aynı zamanda olduğu gibi olmalı, kıyafetleriyle de başkasını yanıltmamalıydı.
Ne yazık ki kendisiyle yüzleşmeyen bir insan başkasıyla bir iletişim de
kuramıyordu. Çünkü davranışları samimi olmayınca, aslında yapmacıklığı
sırıtıyor ve iki yüzlülüğü suratından kötü bir makyaj gibi akıyordu.
moda, stil, kombin, tesettür
face to face
,
kendimizle nasıl yüzleşiriz
,
makale
Hayatımıza Anlam Katan Objeler
Her insanın kendisi için değer verdiği bir
takım objeleri vardır. Onları bazen saklar, bazen üzerimizde taşır, bazen
çalışma masamızda bulundururuz. Evde, mutfakta, yatağın başucunda, bir komedin
üzerinde, ya da aynanın karşısında, hayatımıza anlam katttığını düşündüğümüz,
varlığıyla kendimizi iyi hissettiğimiz objelerimiz, aslında bizim için, bize
has birer anıdırlar. Anneden, babadan, ve büyüklerimizden kalma, sevdiğimizden
bir parça, dostluk ve arkadaşlık adına hatıra dolma kalem, saat, yüzük ve
kolyelerimiz vardır.
Bazen bu objeler somut birer figür olmakla
birlikte, soyut değerler de olabilir. Bazılarını bir armağan ve anı olarak,
bazılarını da kendimiz satın alırız. Aynen kıyafetlerimiz, takılarımız ve
kullandığımız aksesuarlarımız da böyledir. Kullandıkça bu objeler sanki
eskimezler ve eskidikçe de bizim nazarımızda daha da değer kazanırlar. Kimisi bu objeleri kendine uğur getirdiğine
inanır. Tabi ki bunun inancımızda yeri yoktur. Bu psikolojik bir olaydır. İyi
insanların, güzel insanların bize armağan ettikleri birer objelerdirler. Bazen
de bir tablonun, resmin, bir dal parçasının, bir kuru yaprağın bile, bizde
bıraktığı ruhsal durum, belki de terapi bir özelliği vardır.
moda, stil, kombin, tesettür
anılar
,
dolma kalem
,
hatıralar
,
hayatımıza anlan katan objeler
,
makale
Tesettür Markalarının Sorumluluğu
İslam ülkelerinde inanç ve yaşam özgürlüğü
rejim sorunu olmaktan çıktıkça, müslüman kadınlar, kendi kıyafetlerini özgürce
belirleme ve kullanma konusunda da bireysel beğenileriyle hareket etmeye
başladılar. Aslında giyim kuşam siyasi ve idari bir sorun değildir. İnanca ve
beğeniye dayanan sosyal ve kültürel bir değerdir. İnanan ya da inanmayan, inancını tam hakkıyla
yaşayan ve yaşamayan kim olursa olsun, giyinme ihtiyacını bir takım kriterlerle
kendisinin belirleme hakkına ve ve özgürlüğüne sahip olması demek, aynı zamanda
o ülkenin insanlarının bir özgüvene sahip olması anlamına da gelir.
moda, stil, kombin, tesettür
makale
,
moda
,
stil danışmanı
,
tesettür markaları çekimleri
,
tesettürde styling
Başörtülü Bir Kadın Portresi
Kanadalı ressam Laura Brink'inden başörtülü
bir kadın portresi. Bu yağlı boya tablo
gerçekten nadide bir eser. Bu başörtülü kadın resmi hangi inancın, hangi
kültürün ve hangi medeniyetin görsel bir yansıması olursa olsun, resim olarak
bence şaheser olarak nitelendirilmelidir. Bu resmin arka fonundaki separasyon
motiflerine bakacak olursak, bu resim tema olarak Endülüs yaşam külkürüne ait
olduğu söylenebilir.
Güzellik Sorunsalı
Bütün kadınların yaratılıştan güzelliği
vardır. Kadınları güzel yapan letafetidir. Allah bütün kadınları eşleri için
latif bir varlık, çocukları için müşfik ve merhametli bir anne niteliğinde
yaratmıştır. Letafet kadının, kadınsı hoşluğudur. Bu da yaratılışta kadına özgü
verilmiş bir özelliktir. Kadın yine de süslenir, içindeki güzelliği ve hoşluğu
kıyafetiyle de bulunduğu ortamda yansıtmasını bilir. Burada dikkat edilecek
husus, kadının kadınlığını değil, kadınlık değerlerini en üst mertebeye
taşıyacak olan, asalet, zerafet ve şıklığıdır.
Elbette bir kadının ev kıyafeti, sokak
kıyafeti, dış giyimi farklı olacaktır. Bu farklılık inanç, örf, adet ve
geleneklerinin yanısıra, almış olduğu terbiye ve kültürüyle de yakından ilgilidir.
Önemli olan bir kadın ben güzelim, ben güzel ve alımlı olmalıyım dediğinde,
bunun zaman ve mekan şartlarının olacağını da bilmesidir. Çünkü bizim gibi
İslami hassasiyetleri olan ülkelerde ve toplumlarda, kadın başlı başına
mahremiyettir. Çocuklarının yanında bile derli toplu bir kıyafet kullanacak ve
davranışlarına da dikkat etmesi gerekecektir.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)