Paylaşımlarımı yakından takip edenleriniz
bilirler ki; giyinmeyi sadece elbise olarak nitelemek yerine, kıyafet kavramını
bütüncül bir değer olarak kullandığımı bilirler. Elbise kavramının sadece tekstil anlamında
bir değer olduğunu, fakat kıyafeti ise, taşıyanın inanç ve kültür değerlerine
göre şekil bulduğu, bununla birlikte ahlaki davranışlarını da içine aldıgını
tekrar tekrar izah etme gereğini duyuyorum. Çünkü bana göre giyinme kültürü, aynı zamanda medeniyet
kodlarını içermektedir. Bu açıdan da her insan önemlidir. Her insanın kimliği, kişilik
özellikleri de kendisine has ve özeldir. Doğal olarak kıyafet de her birey
için, kendine has özel bir değer taşımalıdır.
Tekstil ve moda dünyası sanayileştikçe,
kendisine ait hayat tarzı olan insanların zevk ve beğeni anlayışlarına genel
bir anlayış aşılanarak, insanların bilinçaltlarına "Bu model iyidir, hatta
bu en güzelidir" fikri reklam ve
pazarlamayla enjekte edilmektedir. Ne yazık ki; moda kalabalıkların beğenisi
olarak algılanmakta ve bu düzen de böyle sürüp gitmektedir.
Tekstildeki
sanayileşme sonucu atölyelerin oluşumuyla, konfeksiyon adıyla bizi hazır
giyimle tanıştırdı. Bu durumla birlikte, birbirine benzer kıyafetleri
birbirimizin üzerlerinde görür olduk. Oysa bundan önce, her insan yapısına göre
kendi kıyafetini belirleme ve sevdiği kıyafeti tercih etme özgürlüğüne sahipti.
Fakat parası olan, aklı olan, kültürü olan ve kendine özgüveni olan, kendisine
özgü kıyafeti, yine özel terzileriyle sahip olabiliyor, en kötü ihtimalle kendisine has kıyafeti özel butiklerden temin
etme yoluna gidebiliyor. Çünkü butiklerde birbirine benzemeyen orjinal
kıyafetler bulmak hala günümüzde mümkün
olabiliyor.
Tercih edeceğimiz bir kıyafet en az bizim
kadar orjin değerleri taşımalı, aynı zamanda da başkaları tarafından da takdir
toplayabilmelidir. Eğer kendimize orjin bir kıyafet bulamıyorsak, o zaman satın
aldığımız bir elbise üzerinde kendimize has fikirleri yansıtacak küçük küçük
dokunuşlar yapabilmeli ve kıyafetlerimizde tadilat imkanı bulabilmeliyiz.
Giydiğimiz elbise, kullandığımız çanta, ya
da herhangi bir objede mutlaka filancaya benzeyelim düşüncesini taşımamalıyız.
Malesef söylemem gerekirse "Saç modelim filan şarkıcıya benzesin, jest ve
mimiklerimle filanca oyuncuya benzemeli" dememeli, hal ve tavırlarımızla
popüler kişilere benzeme rüzgarına kapılınmamalıdır. Çünkü kıyafet sadece
elbiselerimiz değil; tam aksine hal,
hareket, tavır ve davranışlarımızın bütününü kapsadığını unutmamalıyız.
Bu durumda kıyafetlerimizle başkasına
benzemek demek,kimlik ve kişiliğimizi çöpe atmak anlamına gelir. Böyle bir
durumdan kesinlikle kaçınmalıyız. Gerek görsel olarak, gerek davranış olarak,
kendimizi ve kendi değerlerimizi ölçü
almalıyız. Bir elbisenin beğenmediğimiz düğmesi bile olsa onu değiştirerek,
estetik bir tatmin duygusuyla şıklığı yaşamalıyız.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder