Ölçülü giyimi tercih eden kadınların sayısı arttıkça, bu
talebi karşılamak için sektöre yeni katılan tasarımcıların sayısı da, her geçen
gün artmakta. Moda dünyasında uzun yıllar gazeteci kimliği ile tanıdığımız EsraKeskin Demir, artık tasarımcı kimliği ile de karşımıza çıkıyor.
Karınca Yuvası projesinde de yer alarak mini bir koleksiyon
hazırlayan Esra Keskin Demir, 2014 İlkbahar Yaz sezonuna hazırladığı Return To
Self adlı ilk koleksiyonuyla tüm kadınların beğenisini kazandı. Esra Keskin
Demir’in Gazeteci kimliği, tasarımları, ve genel olarak hayata bakışıyla ilgili
konularda, kendisiyle güzel bir ropörtaj gerçekleştirdik. Şimdi sizi bu keyifli
sohbetle baş başa bırakıyoruz.
-Esra Hanım öncelikle
sizi tanıyabilir miyiz? Eğitiminiz, çalışma alanlarınız. Kısaca Esra Keskin
Demir kimdir?
Sizin de ifade ettiğiniz gibi, asıl mesleğim gazetecilik.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. 5 yıl süresince Zaman
Gazetesi Cumartesi Eki’nde moda haber ve röportajları yapmanın yanı sıra trend
analizleri yazdım. Ancak tekstile olan ilgim lise yıllarına uzanıyor. O
yıllarda anadolu lisesini kazanmama rağmen başörtüsü sorunu yüzünden okulu
bıraktım ve açıköğretim lisesinden öğrenim hayatına devam ettim. Bu yüzden
fazlasıyla boş vaktim vardı ve bu süre zarfında 2 yıl konfeksiyon eğitimi
aldım. Sonra örgün eğitim hayatı yeniden başladı. Ama ben yine boş durmayıp
akşam kurslarına giderek stilistlik eğitimlerine devam ettim. Modayla ilgili
yazmaya başlamam da bu hobilerim sayesindedir. Şimdiyse ilgi alanım mesleğim
oldu. Bildiğiniz gibi uzun zamandır arzuladığım tasarım sürecine bu sezon
itibariyle başladım.
-Esra Hanım sizi
yıllarca moda ve stil üzerine yazdığınız yazılardan tanıyoruz. Gazeteci
kimliğiniz devam ederken, tasarımcılığa geçiş sürecinizi merak ediyoruz
doğrusu. Bizimle paylaşır mısınız?
Az once de söylediğim gibi çizimlerimi hayata geçirmek hep
arzuladığım birşeydi. Çünkü sektörde çok fazla tasarımcı ve firma olmasına
rağmen nitelikli üretim yapanların sayısı sınırlı. En önemlisi de ölçülü
giyinen kadınlara hitap ederken tesettürün sınırlarına çoğu zaman riayet
edilmemesi üretime başlamama neden oldu. Tasarımlarımda kol boylarına, etek
uzunluklarına ve kıyafetlerin bedene oturmamasına dikkat etmeye çalışıyorum.
Elbette ki başörtülü olmayan kadınlara yönelik tasarımlarım da var ancak bu
tasarımların çekimini yaparken asla başörtüsü kullanmıyoruz. Başörtüyü doğru
sunmanın öneminin fazlasıyla farkındayım.
Bir de üretime başlamak için doğru zamanı beklemek
gerekiyordu. . Benim doğru zamanım birçoğu için yanlış zaman belki. Çünkü doğum
iznindeyken yani bebeğim 4 aylıkken başladım üretim sürecine. İş hayatından biraz uzak kalıp, evde zihnimin
dinlendirdiğim ve üretime konsantre olabileceğim bir zaman dilimiydi benim
için.
- Yıllarca moda ve
stil üzerine kaleme aldığınız tüm yazılar, tasarımcı olmanızda size ne gibi
katkıları oldu?
Yazılar dünya moda gündemini takip etmede zinde tuttu hep
beni. Çevrenize ‘Haber değeri taşıyan ne var?” gözüyle baktığınızda algılarınız
hep açık oluyor. Yerli yabancı tüm tasarımcıları ve firmaları takip
ediyorsunuz. En önemlisi onları ziyaret ediyor, röportaj yapıyor, işlerindeki
doğruları ya da yanlışları görebiliyorsunuz. Dolayısıyla kendi işimi kurarken
nelerin doğru nelerin yanlış olduğunu en başında biliyordum. 5 yıldır üretim
sürecindeymişim zaten ama farkında değilmişim diyebilirim
- 2014 İlkbahar – Yaz
koleksiyonunuzu merak ediyoruz. Koleksiyonunuzun çıkış sürecini ve çizginizi
okurlarımızla paylaşır mısınız?
Uzun bir süredir, tüm dünyada özellikle de mobilya alanında
‘country style’ akımı var. Eskiye özlemi ifade eden, işçiliğin yoğun olduğu ve
doğallığın ön planda tutulduğu tasarımlardan söz ediyorum. Kır ya da kasaba
stili olarak ifade edebiliriz aslında. Bu akımın tekstile yansımasını,
farkettiğim ilk günden beri tutkuyla takip ediyorum. Şehir hayatından
bunalanlar, kır stili kıyafetler içinde olduğunda sanki kalabalık caddelerde
değil de dağ eteklerinin patikalarında yürüyüp huzur buluyormuş gibi
hissediyorum. Bu yüzden koleksiyonumda, kasaba hayatından ufak detaylar kent
yaşamının modern tasarımlarına dokunuyor. Denimlerde kullandığım etnik desenli
püsküller, deri kemerler, kloş yüksek bel etekler, robadan büzgüler, yaka fularları,
bakır görünümlü aksesuarlar, ahşap düğmeler “Return To Self” koleksiyonuma
kasaba hayatının izlerini taşıyan detaylardan birkaçı.
- Koleksiyonunuzdaki
tüm modelleri tasarlarken ölçülü giyimi tercih eden kadınlar için, neleri göz
önünde bulurdurdunuz?
Biliyorsunuz, sıcak yaz günleri ölçülü giyinen kadınların
kıyafet bulmakta en çok zorlandığı aylar. 5-6 yıl öncesine kadar uzun kollu
kıyafet bulmak bile çok güçtü. Şimdi uzun kollu tunikler heryerde ama birçoğu
iç gösteriyor ya da boyları çok kısa. Kadınlar bu tunikleri aldıktan sonra
içlerine yine ince badiler giymek zorunda kalıyor ve tasarımın rahatlığının
hiçbir anlamı kalmıyor. Benim kumaş seçiminde en çok dikkat ettiğim detaylardan
biri bu oldu. İnce fakat iç belli etmeyen kumaşlar bulmak için haftalarca
dolaştım. Bazı modellerimde çamaşır izi belli olmaması için robalarını çift kat
kullandım. Yakaları hep kapalı çalıştım. Kol boylarım her modelde mutlaka
bileği örtecek uzunluktadır. Kısa tuniklerin altına skinny pantolon giyen
başörtülü kızları görmek beni gerçekten çok üzdüğü için, tunik ve kap boylarını
da dizlerin altında olacak şekilde tasarladım.
- Yazılarınızla
muhafazakar giyim sektörüne, yön veren isimlerdensiniz. Sizce tesettür
ağırlıklı kıyafetlerde modanın geldiği durum nedir?
Muhafazakar giyim özellikle son 3 yıldır gerçekten inanılmaz
bir yol kattetti. Gerek ihracat gerekse ithalattaki gelişmeler gerçekten çok
sevindirici. Türkiye tüm Müslüman ülkeler arasında muhafazakar giyimde öncü
ülke konumunda şu anda. Ufak çaplı tasarımcılar bile ithalat yapıyor artık. Model
çeşitliliğinin artması, online satışların yaygınlaşması da her kadının modern
tasarımlara ulaşabilmesini sağlıyor. Dünya modası hala tam anlamıyla takip
edilmiyor belki ama trend analizini iyi yapabilen firmalar da hiç yok değil.
Onların varlığını görmek de gerçekten sevindirici. Bana göre muhafazakar
giyimdeki tek sıkıntı, tesettürün her geçen gün modaya biraz daha kurban
edilmesi. Moda tesettüre değil, tesettür modaya uyarlanır hale geldi artık. Kol
boylarının kısalması, sigaret pantolonlarda ayak bileklerinin görünmesi,
başörtülerden özellikle saç, küpe ve boynun gösterilmesi hep muhafazakar
giyimin moda girdabında boğulmasının işaretleri. Bu durum ne yazık ki yalnızca
Türkiye’de değil, neredeyse tüm Müslüman ülkelerde böyle. Üzülerek söylüyorum
ki sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ve küreselleşme bu paradoksal görünümlerin
varlığını daha da artıracak. Bu durumun önüne ancak, kimin için ne ürettiğinin
farkında olan lokomotif firma ve tasarımcılar geçebilir.
- Gazetecilik
formasyonuna sahip olmanız nedeniyle hem yazarsınız, buna mukabil şimdi de
tasarımcısınız. Ayrıca bir bebeğiniz var yeni annesiniz. Yazarlık, tasarımcılık
ve anneliği bir arada nasıl götürüyorsunuz?
Bu soruya cevap vermek bile benim için son derece zor
aslında. Gerçekten çok ama çok yoruluyorum. 3 saatlik uykuyla tüm gün
koşuşturmak zorunda kaldığım zamanlar oluyor.
Kimseden yardım almadan süreci idare ediyorum ama aynı zamanda
prensiplerimden de asla taviz vermiyorum. Bebeğime kesinlikle hazır mama
vermiyorum mesela. Tüm yiyeceklerini tek tek elde ve taze hazırlıyorum. Akşam
eve geldiğimde hiçbir işle meşgul olmadan ailemle ilgileniyorum. Çalışma
saatlerimse herkesin uykuda olduğu zaman dilimleri J Bir süre sonra bu tempoya
alışıyorsunuz zaten. Ve yaptığınız işten keyif aldığınız sürece bu yorgunluklar
tatlı telaşa dönüşüyor.
- Hayallerinizde
mutlaka gerçekleştirmeliyim dediğiniz
projeleriniz var mı? Varsa bu projeler nelerdir?
Evet aklımda onlarca proje ve yapmak istediğim şey var ancak
yolun başında biri olarak bunları söylemek için çok erken. Sizlerinde
dualarıyla zaman içerisinde hayal ettiklerim filizlenir inşallah.
-Son olarak
YeşilTopuklar.com ziyaretçilerine söylemek istedikleriniz var mı?
Elbette. Röportajımızı okuyanların olumlu ya da olumsuz
eleştirileri olursa bana e-posta yollamalarını ya da sosyal medyadan
ulaşmalarını çok arzu ederim. Hakkımda yapılacak her yorum benim ufkumu biraz
daha açıyor ve emin adımlarla ilerlememi sağlıyor.
Size de, beni YesilTopuklar.com takipçileriyle
buluşturduğunuz için sonsuz teşekkür ederim. İlk günden beri başarılarınızın
katlanarak arttığı yolunuz her daim açık olsun.
Türkan Eraslankılıç
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder